Sonbahar Aylarında Doğal Güzellikleriyle Büyüleyen, İstanbul'a Yakın Romantik Seyahat Rotaları
Sonbahar mevsiminin gelişiyle birlikte büyük bir çoğunluğumuz şehre geri dönüş yapmışken, bir yandan şehir hayatının hızlı ve yoğun temposuna tekrar ayak uydurmaya çalışıyor, bir yandan da hafta sonu tatillerini fırsat bilerek sonbahar mevsiminde bin bir renge bürünen doğanın görsel şölen tadındaki manzaralarını keşfedecek olmanın heyecanını yaşıyoruz.
İstanbul muhteşem konumu, tarihi zenginliği, gastronomik lezzet durakları, kültür-sanat etkinlikleri ve çok daha fazlasıyla dünyanın benzersiz güzellikteki şehirlerinden biri olsa da, nüfus yoğunluğu ve çalışma yaşamının getirdiği zorluklar nedeniyle zaman zaman hepimiz için yorucu ve bunaltıcı hale gelebiliyor. Haftanın yorgunluğunu üstünden atmak, şehrin kaotik atmosferinden uzaklaşmak, doğayla baş başa zaman geçirmek, nefes almak, dinlenmek ve yenilenmek isteyenlerin ilk tercihiyse İstanbul’a yakın seyahat rotaları oluyor. Ormanları, gölleri, akarsuları, doğanın içine gizlenmiş SPA otelleri ve doğal oluşumlarıyla her mevsim güzel olan seyahat rotalarından, özellikle sonbahar mevsiminde mutlaka görmeniz gereken İstanbul'a yakın romantik tatil yerlerini sizler için bir araya getirdik.
İşte muhteşem güzellikteki İstanbul'a yakın rotalar;
Sapanca
İstanbul’a yalnızca 1.5 saatlik bir mesafede olan Sapanca, üzerinde su sporları da yapılan Sapanca Gölü’nün çevresinde konumlanmış, doğasıyla büyüleyen, İstanbul’a en yakın seyahat rotalarından biri. Gölün kıyısında sakince bisiklet sürebileceğiniz, küçük teknelerle gölde kısa bir gezintiye çıkabileceğiniz, ormanda trekking yapabileceğiniz, ATV sürebileceğiniz, Maşukiye’de dağ havasını içinize çekerken kahvaltı yapabileceğiniz bu muhteşem lokasyon; aynı zamanda kış sporlarını sevenlerin en çok tercih ettiği kayak merkezlerinden biri olan Kartepe’yi de sınırları içinde bulunduruyor.
Sapanca’da bir yandan sonbahar renklerine bürünmüş doğanın tadını çıkarırken bir yandan da dinlendirici bir hafta sonu geçirebilmeniz mümkün. Sapanca Gölü’nün kıyısında yer alan Richmond Nua Wellness-Spa’da, yeşil ve mavinin göz alabildiğine uzandığı, orman ve göl manzarası ile kendi içinize yolculuk ettiğiniz, Avrupa’nın en donanımlı Spa Merkezi'nde yenilenerek birbirinden farklı masajlar ve bakımlarla eşsiz bir konaklama deneyimi yaşayabilirsiniz. Masajın ardından muhteşem lezzetlerin sunulduğu Aqua Restoranda yiyeceğiniz keyifli bir akşam yemeği ile gezinizi sonlandırarak haftaya ruhen ve bedenen yenilenmiş olarak başlayabilirsiniz.
İğneada
Rotamızı Sakarya’dan sonra bu kez batıya, Trakya’nın incisi İğneada’ya çeviriyoruz. Kırklareli sınırları içinde yer alan, Karadeniz kıyısında konumlanmış bu şirin kasaba ormanları, dereleri, gölleriyle adeta doğanın içine saklanmış bir cennet gibi. İstanbul’dan yaklaşık 2 buçuk saatlik bir araba yolculuğuyla ulaşabileceğiniz İğneada’ya, günübirlik bir ziyarettense en az 2 gününüzü ayırmanızı öneriyoruz. Dünyaca ünlü Longoz Ormanları, sarkıt ve dikitleriyle devasa büyüklükteki bir doğal oluşum olan Dupnisa mağarası ve 150 yıldır denizcilere rehberlik eden, muhteşem manzarasını saatlerce seyre dalacağınız deniz feneri, İğneada’ya gitmişken mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerler arasında. Ormanın içine gizlenmiş derelerinde kano turu yapabileceğiniz, Longoz ormanlarında trekkinge çıkabileceğiniz, Mert ve Erikli Göllerinin kıyısında kamp yapabileceğiniz İğneada’yı sonbahar aylarında ziyaret etmek isterseniz, yağmur çizmelerinizi ve yağmurluğunuzu yanınıza almayı unutmayın.
Enez
Edirne’nin Ege Denizi’ne kıyısı olduğunu biliyor muydunuz? Doğal yollarla kendi kendini temizleyebilme özelliği olan nadir denizlerden biri olan Saroz Körfezi’nin en uç noktasında bulunan Enez, Yunanistan sınırında yer alan, 3.500 nüfuslu küçücük bir ilçe olsa da; özellikle sonbahar ve yaz aylarında İstanbul’a yakın bir seyahat rotası arayışında olanların en çok ziyaret ettiği yerlerin başında geliyor. Denizi ve doğasıyla adeta bir Ege kasabasını andıran (ve aslında teknik olarak bir Ege kasabası olan J ) Enez, Saroz Körfezi’nin tertemiz ve serin sularına ek olarak incecik kumlardan oluşan, uzun bir sahil şeridine de sahip. Kale ve kervansaray kalıntılarının yanı sıra, Yunanistan manzarası izleyebileceğiniz, salaş balıkçıların bulunduğu limanını ziyaret edebilir; Enez-Sultaniçe Köyü arasında bulunan sahil yolu üstündeki el değmemiş koylarda denize girebilir ya da manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Gün batımının en güzel izlendiği lokasyonlardan biri olan Enez’de, bir yandan güneşin denizin ortasına batmasını izlerken, bir yandan da tam o saatlerde ortaya çıkan helikopter böceklerinin romantik seremonilerine kulak verebilirsiniz.
Tirilye
İstanbul’a yaklaşık olarak 2 saatlik bir mesafede bulunan Bursa’nın denize kıyısı olan şirin ilçesi Tirilye, birbirinden güzel Rum evleriyle kendinizi adeta bir Ege kasabasında gibi hissedeceğiniz destinasyonlardan bir başkası. Bozulmamış tarihi dokusu, muhteşem lezzetler sunan balık restoranları, dar ve tarihi sokaklarıyla ünlü Tirilye’ye gitmişken Kemerli Kilise, Dündar Evi, Taş Mektep, Fatih Camii, Medikion Manastırı, Aya Yani Manastırı ve Aya Sotiri gibi tarihi mekanları ziyaret etmenizi; tarihi Osmanlı Hamamı’nda masaj ve kese yaptırmadan ve dünyaca ünlü Tirilye zeytininin tadına bakmadan dönmemenizi tavsiye ediyoruz. Tirilye’ye gitmişken, Ulubat Gölü’nün kenarında konumlanmış tarihi Gölyazı Köyü’nü de mutlaka ziyaret etmeyi ve kahvenizi yudumlarken muhteşem göl manzarasının tadını çıkarmayı ihmal etmeyin.
Şile
Yaz aylarında şehirden uzaklaşma fırsatı bulamayan ancak denize girmek ve plajda güneşlenmek de isteyenlerin en çok ziyaret ettiği lokasyonlardan biri olan Şile’de sonbahar ayları da bir başka güzel! Dünyanın en büyük ikinci deniz fenerine ev sahipliği yapan Şile, aynı zamanda Osmanlı Hamamı ve Kilise Kalıntısı olarak adlandırılan iki tarihi mekanı da sınırları içinde bulunduruyor. Doğal oluşumlarıyla hayranlık uyandıran Ağlayan Kayalar’ın yanı sıra, yolunuzun üstünde bulunan Yeniköy’ün ormanlarında yürüyüş yaparak karşınıza çıkan muhteşem manzaraların tadını çıkarabilirsiniz. İncecik kumunda topraklanarak rahatlayabileceğiniz Kumbaba Tepesi’ne ve huzurlu atmosferi ve tertemiz havasıyla dinlendiren Saklı Göl’e de uğradıktan sonra, kendinize ya da sevdiklerinize bu bölgeye özgü Şile bezinden yapılmış hediyeler alarak gezinizi sonlandırabilirsiniz.
Ağva
Göksu ve Yeşilçay nehirleri arasında konumlanmış, İstanbul’a sadece 1 saatlik bir mesafede bulunan Ağva; günübirlik ziyaretler ya da kısa bir hafta sonu kaçamağı için gidebileceğiniz, her mevsim doğasıyla büyüleyen, ancak sonbahar aylarında romantizmi doruklarında yaşayabileceğiniz destinasyonlardan biri. Nehir kenarında, adeta doğanın içine saklanmış şirin mekanlarına ve yemyeşil manzarasına doyamayacağınız bu doğa harikası yerde, haftanın tüm stresini üzerinizden atacağınıza eminiz. Kamp yapmayı seviyorsanız Kadırga ve Kilimli koylarındaki kamp alanlarını tercih edebilirsiniz. Keşif meraklısı bir seyahat severseniz ya da havalar hala güzelken açık havada olmanın keyfini çıkarmak istiyorsanız, bölgede bulunan Saklı Göl, Kilim Koyu ve Gelin Kayası’nı da mutlaka ziyaret etmenizi öneririz.
Polonezköy
Ormanda ve doğada vakit geçirmek ve yürüyüş yapmak isteyenlerin hafta sonlarında en çok ziyaret ettiği yerlerden biri olan Polonezköy, özellikle sonbahar aylarında sarıdan kızıla, bürünen renkleri ve mantarlarıyla doğanın içinde kaybolacağınız yerlerin başında geliyor. Şehirden biraz da olsa uzaklaşmak, zihnini dinlendirmek ve temiz hava almak isteyenlerin ilk durağı olan Polonezköy’e giderken, sucuklarıyla meşhur Cumhuriyet Köyü’nde kısa bir mola verebilir, köy meydanında yer alan meşhur fırından köy ekmeği alıp tadını çıkarabilirsiniz. Uzun bir yürüyüş parkuru bulunan, civardaki çiftliklerde at binebileceğiniz ya da yemyeşil yollarında bisiklet sürebileceğiniz Polonezköy'de Meryem Ana Kilisesi’nin muhteşem bahçesini de görmeden dönmemenizi öneriyoruz.